Aynı cümlede bile iki kelime birbirinden ne kadar uzak ve kafiyesiz değil mi?
Kulağımızı rahatsız ettiğinden daha çok ruhumuzu rahatsız etmiyor mu aslında..
Ama ne çok böyle yaşayan insan var değil mi çevremizde.. Daha bunu okurken bile kim bilir kimler geldi hemen aklınıza.. Onları düşündükçe de ne kadar geriliyorsunuz değil mi?
Kendi kendinize sözler veriyorsunuz belki de şimdi bir daha izin vermeyeceğim bunu bana yapmalarına diye çünkü biliyorsunuz ki emek etmeden yaşayanlar mutlaka büyük çabalar sonucu emek edilenlerle yaşayanlardır.. yani bizim emeklerimizle, yani sizin emeklerinizle..
Hırsızlık değil bu.. Kötü niyet hiç değil.. Alışkanlıklar sadece, öğrenilmişlikler..
Çocukluk döneminde başlamıştır her şey mutlaka.. Ayakkabısını bağlamasına bile emek etmemiştir ki şimdiye kadar hep bir bağlayanı olmuştur.. Suyunu vereni.. Parasını cebine koyanı.. Hatta parası olduğu halde onu harcatmayıp her şeyini alanı.. Öyle ki konuşup bir konu hakkında kendini savunmaya bile emek etmemiştir hep onu savunabilecekler yer almıştır hayatında.. Yatağı hep düzeltilmiştir, kahvesi hep pişirilmiştir, onun dahil olduğu planlar hep hazırlanmıştır, çalıştığı işi hep vardır yoksa da rahat çalışabileceği bir alternatif sunacaklar kişiler vardır.
Çocukken her imkan sunulmuştur ona.. Bazen sevgiyle, bazen nefretle, bazen önemsenerek bazense değersizleştirilerek.. O zaten yapamazlarla, o zaten anlamazlarla, o zaten beceremezlerle bütün sorumluluk hayatından alınmış ona kolay, hazır ve bilinmezliklerle dolu bir hayat sunulmuştur.
Bilinmezliklerle diyorum çünkü ya o sunanlar bir gün hayatlarında yer almazsa, ya bir gün hayatlarına sunulanlar olmazsa.. O zaman başlamayacak mı işte mutsuzluk, o zaman problemlerle baş etmek için bir gayret gerekmeyecek mi, işte o zaman hayata ve zorluklara karşı dik durabilme mücadelesi gerekmeyecek mi?
Öğrenemediğinden, bilmediğinden olsa gerek onların sevmediği kelimelerdir sorumluluk.
Ama hep dilinde bir eylemdir; mücadele etmek. Ne yaptıysa çok mühimdir onun için ve hep büyük mücadelelerle yaptı sanır.
Aslında bilmez ki daha onun gibi milyon şey yapması gerekir hayata tutunabilmek için yani sadece yaşayabilmek için..ve bilmez ki sorumluluk denen şey çok güzeldir.. yorar, kırar, döker belki zaman zaman ama büyütür.. öyle bir bilinçtir ki zor olsa da kazanılması sahip olduğumuzda bizi güçlendirir.
Hırsız değillerdir onlar kesinlikle.. Cebimizden paramızı, evimizden eşyamızı çalmazlar.. Yaptıkları da onların penceresinden kötü değildir zaten çünkü atalar hiç bir lafı boşa demezler ya hani: "Yemeyenin malını yerler" Hayat mottosu bu olsa gerek onların ne dersiniz..
Bunu söyleyen atalar bilirler miydi acaba emek emek kazandığımız paraları kumbaramızda, hesabımızda, cüzdanımızda biriktirirken çevremizdeki o emeksizler ekibinin sende duracağına ben onu yiyeyim diyebileceğini, sen yemeyi hayatı yaşamayı ne bilir ver o parayı bak ben neler yapıyorum nasıl yaşıyorum sana öğreteyim diyebileceğini..
Acaba bu sözü miras bırakan atalar ağustos böceği ile karınca hikayesini uyurken annelerinden dinlemiş olabilirler miydi?
Ah emek ah..
Hep büyük ninelerimizin söylediği gibi aslında ; onca saat en güzel yemekleri hazırlarsın, sofrayı özenle kurarsın, o kadar emek edersin beş dakika geçmeden yenilir içilir üstüne hem bir sürü laf duyarsın tuzu az, yağı fazla diye hem de bir eline sağlık demeden sofradan kalkarlar bir de kurduğunu sen toplarsın..
Tüm canlılarla birlikte yaşamak için emek edersiniz mesela.. kış günü sıcak çorbanızı paylaşırsınız karnı aç olanla, atkınızı sararsınız üşüyen birinin boynuna yada yazın şişenizdeki suyunuzu koyarsınız kaplarına.. iftarda sofranızı açarsınız, cenazede dualara giden elinizi, dar gününde yüreğinizi sunarsınız ihtiyacı olana, aş olur eş olur dost olursunuz.. Çünkü bilirsiniz vefadır emek etmek yeri geldiğinde.. Ama siz bir de emeksiz yaşayanların gözünden dinleseniz o paylaşımları..
Ah ne gerek vardılar, sende ne kadar vardı da sankiler, bir kap çorbayla doydumular, yaklaşma, boş ver duyma görmeler..
Kötü niyetli olmadıklarına emin olmak isteriz aslında da... İyi niyetlerini nereye saklamışlardır acaba?
Bir şeylerin, birilerinin sorumluluğunu almak onlar için ağır yükse madem, kendi sorumluluklarını taşısalar ya, yeter değil mi ki hepimize bu bile? Yük olmasalar bu hayata ve onca emek veren, emek ederek yaşayanlara..
Gayret etmenin, destek olmanın, paylaşmanın, kazanmanın, gelecek gayesi için çabalamanın hazzı ne güzeldir, ne özeldir halbuki ilmek ilmek yaşamanın sırrı..
Tabiki bu güzelliği yalnızca yaşayanlar bilir :)
Neler geçirdim aklımdan, okurken... Etrafımız o kadar çok bu örneklerle dolu ki... Ne yaptığının bile farkında olmadan her şeyin hazırını bekleyenler mi, sen nasılsa yapıyorsun diye kımıldamayanlar mı??!
YanıtlaSilEllerine sağlık Feray...
Bu arada alıştın mı buralara?
Sevgilerimle, öpüyorum <3
Epey alıştım evet :) artık bir görüşme planlamak gerek Blana nasıl organize olabiliriz pek bilemedim ama buluşalım derim ben:)
SilEpey alıştım evet :) artık bir görüşme planlamak gerek Blana nasıl organize olabiliriz pek bilemedim ama buluşalım derim ben:)
SilKaleminize sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilCanım Defne'm. Dün rahatsızdım. Vertigo bu mevsimi sever. Gözlerimin dengesi gelir gelmez bildirimlere bakıyorum şimdi. Kızıma geldim ki emek konusunu incelemiş, düşünmüş ne güzel şeyler yazmış emekle.
YanıtlaSilHayatım boyunca hep emek verdim, yardımcı oldum yakınlarıma, hatta tanımadıklarıma. Tez canlıydım, söyletmeden, istenmeden hissedip yaptım bunu. Pişman değilim. Hâlâ aynı şeyleri yapıyorum. İnsanların adalet duyguları ne kadar gelişmişse o kadar verici oluyorlar. Aslında orta yolu bulmak en iyisi. Kalemine sağlık. Sevgiyle öpüyorum kızımı :)
Ah Ece Ablacım çok çok geçmiş olsun.. Senin nasıl emektar olduğunu anlamak için birlikte yaşamaya gerek bile yok kelimelerinden dökülüyor zaten.. Çok teşekkürler, bende çok öpüyorum sevgiler benden
SilAhhhh çok güzel bir yazı olmuş herbir satırı ayrı bir emek
YanıtlaSil:) çok teşekkür ederimmm
SilGüzel yazı olmuş..
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilFeray yüreğini dökmüşsün ortaya, çoğu eteğindekileri dökerken. Emeksiz olanları kendi haline bırakmalı bence dediğin gibi onlar adına her şeyi yapanlar olmadığı vakit o zaman balık misali çırpınıp duracaklar. Bildiğim tek bir şey var benim emeksiz yemek olmayacağıdır. Yüreğine emeğine sağlık sevgilerimle 😊❤
YanıtlaSilÇırpınışlarına denk gelip birde öylece seyirci olması var işte ah o vicdan o zaman ne olacak.. :) teşekkür ederim Zehra'cım sevgiler..
SilEmeğine sağlık."Sevği emektir"diye bir tespit her zaman doğru sonuça gider,ne güzel yorumlamış aktarmışsın ellerine sağlık.
YanıtlaSilSevgi-selam ve emekli yaşamlarda bir demetde bize diyorum.
Evet sevmedikçe emek edilmiyor gerçekten de.. Sevgiyle her şey güzelleşiyor.. Çok teşekkür ederim :)
SilÇok sevdiğimizse eğer vicdan kazanacak tabii ki de Feraycım 😊. Yani o zaman "balık bilmezse Halik bilir" durumu doğacak zannımca :). Sevgilerimle
YanıtlaSilAynen kesinlikle:) Balık bilmezse, Halik bilir tam yerinde olmuş bayıldım :)
SilAnlatım tarzın gerçekten çok güzel ve etkileyici okurken hayatımda emeksiz yaşayanları düşündüm düşündüm düşündüm
YanıtlaSildusunuyoruz hep kimler var kimler dimi ama yapacak bir sey yok malesef emektarlar ve onlar alisiliyor bir zaman sonra birlikte yasamaya.. cok tesekkurler sevgiler
SilAh ah ne güzel yazmışsın kalemine sağlık...
YanıtlaSilcok tesekkurler yelizcim sevgiler
Sil