Acabalar Köyündeki Labirent
Acaba hangi kapı?
yada hangi anahtar?
veya hangi zil?
Acaba hangi ay?
yada hangi gün?
veya hangi yıl?
Acaba hangi cevap?
yada hangi soru?
veya hangi belirsizlik?
Acaba hangi başvuru?
yada hangi ilan?
veya hangi teklif?
İş arama, iş bulma, iş kurma.. Tamamen en zor seviye labirent değil mi sizce de? Yoksa sadece benim için mi bu kadar kaos.. bu kadar kasvet.. ve bu denli rehavet..
Acabalar köyünün bin bilinmeyenli denklem labirenti gibi resmen.. Bir de labirentin loş ışığı var o da umut.. arada karanlık geçitler, dar sokaklar var.. ama bazen bir bakıyorsun ışık beliriveriyor.. hafif bir aydınlık.. yada sen de bir aydınlanma :)
Sonra yine loş.. ve sonra karanlık.. meksika dalgası gibi bir ruh hali.. inişli çıkışlı.. ve bol virajlı..
Her sabah başka bir kimlikle uyanma halleri..
Bir geceye vazgeçerek uyuduysan eğer diğer sabaha müthiş bir azimle günaydın diyorsun..
Bir akşamı alternatif ararken kapatıyorsan diğer sabah aynada kendine gülümseyerek bu güne şükrediyorsun..
Bir günü melankoli, umutsuz, enerjisiz geçiriyorsan diğer günü hadi silkelen bakalım daha yapacak çok şey var diyerek ümitlendiriyorsun..
Kendini üretmeyen, vasıfsız, vakti boşa geçen biri gibi hissettiğin günler azmettiğin, koşturduğun, zamanı yetmeyen günlerinden fazlalaştıkça gelecek günlerden daha çok korkuyorsun..
Sosyal statüyle kodlanmış karakterini isimsiz kalmış çıplak bir kimlik gibi hissediyorsun..
Ama hayır kesinlikle vazgeçmeyeceğim, pes etmeyeceğim dedikçe pes ediyorsun..
Geleceğe dair onca hedefini hatırlıyor, konfor alanından uzaklaşacağın endişesiyle bocalıyorsun..
Şükür ile isyan arasında bir denge kurup egonu hoşgörüyle arındırıyorsun..
Sabırın ruha iyi gelen güzel ve huzurlu bir ilaç olduğunu farkediyorsun..
Her kalktığında düşüyor, her düştüğünde yeniden kalkıyorsun..
Yeniden söyle şimdi sadece benim için mi bir kaos bu süreç yoksa sende de mi böyle?
Cevabın evet ise..
O halde sende iş arıyorsun benim gibi, benimle ve hatta hepimizle..
Hadi bakalım şimdi;
Kendimize iyi gelecek bir şey yapıp kahve içiyoruz bu labirentin içinde; sessiz dostumuz işsizliğimizle..
Beklentilerimiz arttıkça kaoslarımız da artıyor.Her gün farklı bir ruh haliyle uyaniyoruz.Ama artık çok beklentiye girmediğim için kaoslarım azaldı.Kahvemi umutla içiyorum.
YanıtlaSilGerçekten bitiyor mu bu kaoslar birgün.. Umutla içilen her kahve çok daha lezzetli çok daha keyifli değil mi :)
SilDönem dönem hepimize oluyor galiba bu sıkışmışlık hali... Beynimiz bazen çok hızlı çalışıyor, çok farklı senaryolar, çok farklı hayaller üretiyor. Bedenen yetişemediğim zamanlarda kalakalıyorum haliyle...
YanıtlaSilSevgiyle, keyifle içelim o kahveleri ♥
Sevgilerle...
Gerçekten çıkmaz sokaklar olabiliyor zaman zaman sanırım o aralarda ilk duvardan atlayıp farklı sokaklara kaçabilmeli umut olan keyifli aydınlık sokaklara :) Keyifle içilen kahvelere :)
SilGenellikle böyledir Feray kızım ama devrimizde bu durumun çoklarca kişilerce yaşandığına kalıbımı basarım. Duygularını samimiyetle ve çok güzel anlatmışsın canım. Allah dilerim bilhassa gençlerin yollarını açık etsin.
YanıtlaSilSenden bir ricam olsa? e-maille takip butonu eklesen yayınlarını kaçırmam. Bak beni tebrik etmeye gelmişsin Derya kardeşime. Tıklayarak geldiğimde üzüldüm mesela yazını göremediğime. Sevgiler canım :)
Ece Ablacım kendi durumumu unutuyorum zaten daha çok ihtiyacı olan ve çırpınıp duranların sayısının arttıgını gördükçe.. Ah keşke bir sihirli değnek olsa böyle zamanlarda :) Uyarını hemen okudum ve uygulamaya çalıştım umarım yapabilmişimdir :) çok teşekkür ederim bu eksiği bildirdiğin için farketmemiştim.. Daha bloguna gelemedim, uzun zamandır girmiyordum bilgisayara yarın güzel kahvemi çayımı alıp kaldığım son paylaşımından devam edeceğim ziyaretlerime, sevgiler :)
SilBu bir denge iste canim. Bir iyi bir kötü dengeyi buluyoruz. Bu arada bloguma biraktigin güzel yorum beni cok mutlu etti ben de seni ve can blogger arkadaslarimi çok seviyorum 😊
YanıtlaSil